Köylerini terk etmeyi reddedince elektrikleri kesilen vatandaşlar duruma tepki gösterdi.
Van Depremi sonrası çıkarılan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın Meclis Genel Kurulu'nda yasalaşması sonrası, Yenice ilçesine bağlı Yağbasan ve Hacıbeyler köyü hakkında, heyelan riski taşıdıkları gerekçesiyle 21 yıl sonra tahliye kararı alındı. Köylüler, 21 yıl önce hiçbir şekilde zemin etüdü yapılmadan ve göz kararı ile alınan heyelan riski kararı sonrası 2003’te köylere kadastro girdiğini ve 2005 yılında ise tapularının verildiğini iddia etti.
Köylerini terk etmeyi kabul etmedikleri için elektriklerinin kesildiğini, yaklaşık 10 gündür mum ve gaz yağı lambaları ile hayatlarını devam ettirmeye çalıştıklarını söyleyen Durkadın Çatalçam, “Milletvekili alıyor 8 bin lira maaş, biz alıyoruz 800 lira maaş. Biz de böyle uğraşıyoruz. Şimdi elektriğimizi de kestiler. Hepten karanlıkta bıraktılar. Mum ve gaz lambalarıyla burada hayatımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Mücadelemizi yapacağız ve köyümüzü terk etmeyeceğiz. Elektrik olmadığından dolaplardaki yiyeceklerimiz bile bozuluyor. Bizi şehre indirmeye çalışıyorlar. Milletvekili 8 bin lira maaşla geçinmezken, biz şehirde 800 lira maaşla mı geçineceğiz. Bizi ineklerimizle birlikte şehre sokacaklar mı sanki? Köyümüzde heyelan diye bir şey yok. Devlet gelmiş, 'Evini yıkacağım' diyor, elektriğimi kesiyor. Devlet bana bu evin üzerinden ev vermiş mi de yıkıyor? Her şeye katlanıp burayı terk etmeyeceğiz. Yıllar sonra gelmişler, 'Burası heyelan riski taşıyor' deyip bizleri çıkarmaya çalışıyorlar. Eğer heyelan varsa biz kendimiz terk edeceğiz. Biz bugüne kadar burada heyelan görmedik. Bugüne kadar heyelan altında kalan bir evimiz bile olmadı. Neye dayanarak burasını heyelanlı gösteriyorlar? Elektriğimizi keserek bir şey elde edemezler. Heyelan olan köylerde ise hala elektrik var. Şeriatın kestiği parmak acımaz. Biz gerekli müracaatımızı yapacağız. Büyüklerimiz bize çare bulsun” ifadelerini kullandı.
'EZANIMIZI SUSTURDULAR'
Köylerinin 1991 yıllarında afet bölgesi ilan edildiğini söyleyen Aziz Elieyi, '2003 yılında bazı köylülere afet evi verildi. Eğer gerçekten bir afet olsa bu devlet bunca yıl nasıl bırakıyor burada? Heyelan olsa devletin kısmen tedbir alması lazım. Yıkım olsa devletin tamamen boşlatması lazımdı. Eskiden köyün üst tarafları tarlaydı, şimdi ise ağaçlandı. Bize ilkokulda erozyonu ağaçlandırmanın önleyeceği öğretiliyordu. Her tarafımız orman. Neresi heyelan? Bizim elektriğimizi açıp buraların heyelan riski taşıyan bölge kapsamından çıkarılmasını istiyoruz. Burada gerekli etüt çalışmaları yapılsın. Devlet büyüklerimizden bu konuda yardım istiyoruz' diye konuştu.
Hasan Çatalçam ise, köyleri ile ilgili 10 Ocak 2012 tarihinde yıkım kararı alındığını belirterek şunları söyledi:
“Atalarımızdan kalan bu evlerimizi geleceğe bırakmak istiyoruz. En ağır kış şartlarını geçirdik ve topraklarımızda herhangi bir kayma olmadı. Şimdi elektriğimiz kesip ezanımızı susturdular. Biz bu vatanın evlatları değil miyiz? 1991 yılında afet bölgesi ilan edilen köyümüze 2003 yılında kadastro giriyor ve 2005 yılında bizlere tapu veriliyor. Bu çelişki anlamadık. Eğer heyelanlı bir bölgeyse buraya neden kadastro giriyor ve tapu veriliyor? Tapuları 2005’te veriyorsun, 7 yıl sonra köyü yıkmaya çalışıyorsun.”
Mum ve gaz lambaları ile hayatlarını sürdürmeye çalışan köylüler, köy meydanına yaktıkları odun ateşinin ışığında bir araya gelerek devlet yetkililerinin çözüm bulması için bekliyor. Ağırdaki hayvanlarından mum ışığında süt sağmaya çalışan köylüler, 70 yılı aşkındır köyde yaşadıklarını ve bugüne kadar hiç heyelan meydana gelmediğini söyledi.
13.9 ° / 3.5 °
