'Osmanlı´dan Günümüze Kürtler ve Ortadoğu´da Son Gelişmeler'

Türk Ocakları Karabük Şubesi ve Karabük Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Kulübü işbirliğinde Karabük Belediyesi Konferans Salonu´nda “Osmanlı´dan Günümüze Kürtler ve Ortadoğu´da Son Gelişmeler” konferansı düzenlendi.

GÜNCEL 11.10.2017 21:48:20 0

 

Konferansta Yrd. Doç. Dr. Marziye Memmedli ‘Osmanlı Döneminden Günümüze Kürtler´ konusunda bilgilendirmede bulunurken Yrd. Doç. Dr. Umut Kedikli geçmişten geleceğe Ortadoğu´daki gelişmeler ile ilgili konuştu.

/resimler/2017-10/11/2152095816156.jpg

Yrd. Doç. Dr. Marziye Memmedli, 1909 yılında yani Osmanlı Devleti´nin 2. Abdülhamit´in tahttan indirilmesi sırasında 2. Abdülselam´ın isyan ettiğini bu isyanların bastırılsa da 2. Abdülselam´ın isyanlara ara ara devam ettiğini ifade ederek, “ Araziler dağlık olduğundan isyanlarda sınırları geçerek birbirlerine sığınırlardı. Özellikle İran devleti sınırlarını Kürtlere açmış ve kullanılmıştır. O dönem İran rejimi de zayıftır. Osmanlı Devleti´nin de İran devletinin de tek düşmanı vardı, Rusya. Sınırda yerleştiği için bu Kürtleri en iyi şekilde kullanan devletti. 2. Abdülselam Ruslarla görüşmek için Tiflis´e gider. Abdülselam geri döner, Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki Kürtlerle isyanı başlatır. Devlete 2. Abdülselam´ı kendi halkı satar, idam edilir. Sonra liderliğe Ahmet geçiyor ama Mustafa Barzani de var. Ahmet Şeyh olarak kabul ediliyor Mustafa Barzani ise siyasi ayağında. Bu durum da 1920´li yıllara denk geliyor. Sevr antlaşmasında hem Kürtlere hem de Ermenilere bağımsızlık verilmesi yazıyordu. Kürtlere bağımsızlık İngiltere´nin de işine geliyor ama Irak´ı Arap devletini bölmeye gerek olmadığını düşünüyorlar. Kürtler İngilizlerin baskısı altında kalıyorlar ve sürekli bu arazilerin bombalanması söz konusu. Mustafa Barzani Türkiye´ye kaçıyor, hiç beklemediği bir şekilde ağırlanıyor. Ahmet tutuklanınca Mustafa Barzani tek. Barzani İran´a kaçıyor. İran´da onlar için çok iyi ortam vardı 2. Dünya Savaşı´nda Sovyetler ve İngilizler, İran´a girmişlerdi. Bu dönemde Sovyetlerin girdikleri arazilerde oyuncak devletler kurması azınlıklar vesilesiyle olacaktı. Bu Bolşevik siyasetiydi. Dolaylı olarak Sovyet ordusunun orada 

kalmasını sağlayacaktı. İran´daki etnik azınlıklardan yararlanıyorlardı. Güney Azerbaycan arazisinde Azerbaycan Türklerine, Kürtler için Mahabad Cumhuriyeti´ni kuruyorlar. Böyle bir ortamda Barzani´nin İran´da durması mümkün değildi. 1946´da Sovyet ordusu Batı Devletlerinin baskısı altında orduyu geri çeker. Şah devleti Azerbaycan ve Mahabad´ı kaldırıyor. 1953´te Stalin öldükten sonra Mustafa Barzani Kruşçev ile görüşüyor. Burada rahat bir ortam yaratılıyor. Barzani durumu siyasi bir duruma geçirmişti. Sovyetlerde Demokrat Kürdistan Partisi kurdu. 2. Dünya Savaşı´ndan sonra soğuk savaşın başlamasıyla etnik azınlıkların onlara karşı kullanılması açısından Barzani´nin yıldızı parladı. General Kasım Monarşi´yi Irak´ta yıkmıştı.  Barzani geldiğinde büyük coşkuyla karşıladılar Bağdat´ta. Bu dönem de Arap milliyetçiliğinin parladığı bir akım oldu. Bunun sonucunda 1961 yılında Irak Kürtleri tekrar isyan kaldırır. 10 yıl isyan bastırılmadı.  İsyanın bastırılmamış olması da Irak´ın kendi bütünlüğü konusundaki sıkıntılardı.” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Memmedli, Kürtlerin vurkaç taktiğiyle savaştığını ifade ederek Şah rejiminin büyük desteğinin olduğunu ardından Saddam Hüseyin´in Kürtlerle antlaşmaya sevkettiğini ve Kürtlere özerklik verildiğini söyleyerek,  “Bu durum kağıt üstünde kalacak çünkü Irak ile İran´ın arası düzeldi. Sınırların kapatılmasıyla Kürtler sınırda sıkıştı.” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Marziye Memmedli Irak Kürtleri´ni anlatarak önceden Kürtleri araştıranların Batı Dünyası ve daha öncelerinde ise Rusların olduğunu yeni yeni Türkiye´de de araştırmaların başladığını ifade ederek özellikle Fransa´da bu kon üzerinde araştırmaların olduğunu ifade etti.

Türk kaynaklarından alınan bilgilerde ‘Kürtçe konuşuyorlar ama bunlar Türkler´ diye yazıldığını Batı kaynaklarından aldığı bilgilerde ise 20 milyon ile 35 milyon arasında dünyada Kürt nüfus olduğunu Türk topraklarında 15 milyon olduğunun söylendiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Marziye Memmedli İran´da 7-8 milyon civarında, Suriye´de 1-1.5 milyon, Irak´ta Irak resmilerine göre 4 milyon 300 bin Kürtlerin verdiği bilgide ise 5 milyon 300 bin kadar Kürt olduğunu, Avrupa´da mülteci olarak varlıklarının bulunduğunu, Almanya´da 800 bin, İsveç´te 100 bin, Fransa´da 100-120 bin, İsrail´de 130 bin kürdün olduğunu söyledi.

Kürtlerin dinlerinden de bahseden Yrd. Doç. Dr. Marziye Memmedli, “Osmanlı arazisindeki Kürtler sadece Irak´taki Kürtlerle sınırlanmamıştır. 1877-78 harbinden sonra Rusların baskısı artar, Şark Meselesi ortaya çıkar, Ermeniler kullanılmaya başlanır. Osmanlı da sınır bölgesindeki Kürtleri kullanır. Hamidiye alayları kurulur. Hamidiye alayları 5 yıl içinde Bitlis, Erzurum Doğu Beyazıt´ta kurulur. 1910 yılında İttihat ve Terakki Partisi aşiretleri Süvari alayları olarak bu alayları devam ettirecektir.” Diyerek bu konuda bilgiler verdi.

Milli Mücadele´nin içinde olan Kürtlerin de olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Marziye Memmedli, “Devletin oraya gönderdiği vekiller, bakanlar tarafından yazılmış 1925 yılından 2009 yılına kadar raporlar var. İlk rapor Abdülhamit Renda tarafından, 1926 Hamdi Bey´in raporuna göre aşiretleri devlet düzenine sokulması için askeri harekat, Elazığ valisinin raporuna göre sevilmeyene kürt dendiği, Fevzi Çakmak´a göre ‘Kürtler eşkiyadır.´ diyor raporunda. Alpdoğan´ın raporuna göre ‘Türklerdir dağ Türkçesi konuşuyorlar.´ Celal Bayar aşiret sorununu toprakla halledilebileceğini yazmış.” ifadelerini belirtirken raporlardan kesitler okudu ve Kürt sorununun çözülmesi için raporlara bakılması gerektiğini söyledi.

/resimler/2017-10/11/2152405660559.jpgYrd. Doç. Dr. Umut Kedikli, Kürdistan hayalinin sürekli kaşındığını ve bu kaşımanın dolayısıyla bölgedeki kurulmuş olan devletleri tehdit ettiğini ifade ederek 1980´lerde Türkiye´de yaşanan darbeden sonra palazlanmalar olduğunu Doğu ve Güneydoğu da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı konusunda sıkıntısı olmayan çok insan olduğunu belirterek, “Aslında kendi halkına da silah tutabilen bir yapıdan bahsediyoruz. Burada 2 önemli kırılma vardır.” dedi.

Amerika´da 1992 yılında strateji merkezinde raporlar hazırlandığından bahseden Yrd. Doç. Dr. Umut Kedikli, Irak´ta 1. Körfez Savaşı´nda Saddam´ın Kuveyt´ten çıkması için Irak´a  yapılan müdahaleden bahsederek Kuzey Irak ve Kuzey Suriye´de ki sıkıntıların sebebinin Amerika olduğunu ifade ederek, “Amerika derin devletinin amaçları hükümet değişse de bakidir.” dedi.

1983´te Saddam Hüseyin´le yapılan sınır güvenliği anlaşmasına değinen Yrd. Doç. Dr. Umut Kedikli, bu anlaşma sayesinde Türk Devletinin silahlı unsurlarının sınırdan geçmesi konusunda bir sıkıntı olmadığı ve takibin, operasyonların devam etmesinin sağlandığını söyledi.

2000, 2001, 2002 yıllarında terörün sıfıra indiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Umut Kedikli, 2003´ten sonra yasallık kazandıklarını, 2005 yılında Irak Anayasasının yapıldığını, Kuzey Irak´taki Kürtlerin federal bir yapı oluşturarak fiili durumu anayasal duruma çevirdiklerini söyleyerek bunu yine Amerika tarafından yapıldığını ifade etti.

Türkiye´de de terörün arttığı bir sürecin olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Umut Kedikli, “O yıllar Türkiye´de de paralel giden siyasi bir durum oldu. Peşmergeyi kenara koyalım . Peşmerge yönetimi aşağıya inemiyor Dünya ile görüşmesi lazım. O dönemlerde Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri Turgut Özal´la başlayan yiyecek yardımları, para yardımları, pasaport yardımları yapıldı. Hamiliğini yaptı. Türkiye´de 2009-2010´da bir süreç başlattık. İç barış, huzur. Bir süreç başlatıldı. Televizyonlardan, medyadan karşılıklı iyi niyet mesajları, bir algı yönetimi oldu. Bunlar o terörist başının eylem stratejisi idi. O durmadı bunları yazdı. Devrimci halk savaşı, amaç ne olacak ‘amaç varlığı koruyacağız özgürlüğü de kazanacağız.´ Nasıl özgür olabiliriz ‘bölgede sömürgeci soykırımı durdurmamız gerekir .´ Özgür değiliz diyor ya, ‘özgür halkın dili özgür olur´, hatırlıyorsunuz dil ile ilgili konular masaya yatırıldı. Demokratik konfederalizmin 4 ayağı var. 4 devletin içinde olan.”  diyerek bahsedilen stratejileri paylaştı.

Açılım süreci döneminden de bahseden Yrd. Doç. Dr. Umut Kedikli “Açılım devam ederken paralel bir devlet yapılanması vardı. Kendi vergisini alıyordu. “ ifadelerini kullanarak bayrak indirme hadisesine değinerek, “Bayrak düştü namus gitti bayrak demek teslimiyettir.” dedi.

Yol kontrollerine bayrak indirme olaylarına değinerek 4-5 yılda çığ geldiğinin görüldüğünü ve KCK´dan bahseden Yrd. Doç. Dr. Umut Kedikli, “PYD dün çıkmadı. Bu PYD dediğiniz yapı 2013´lerden itibaren vardı.” diyerek PYD´yi şimdi palazlandıran IŞİD´e karşı konum tutmasına vesile olan olayın Habur´dan giren peşmerge olarak ifade edilenlerin PYD unsurları olduğunu PYD, peşmerge hepsinin birlikte olduğunu ifade etti.

Yrd. Doç. Dr. Umut Kedikli, “Koridoru açtık. Ülkemiz üzerinden geçtiler. 29 Ekim 2014 yılında ülkeye girdiler. Nereden nereye geldik görelim istedim.” dedi.

Irak´taki referandum olayına da değinen Yrd. Doç. Dr. Umut Kedikli,  Kuzey Irak Kürt Devleti´nin hem kendi anayasasına, hem uluslar arası yasaya, hem de Irak´la Türkiye arasındaki anlaşmaya aykırı davrandığını, Amerika´nın ‘erteleyin, yapmayın.´ İfadelerinin önemli olmadığını uluslararası ilişkiler de görünene bakıp yorum yapılmamasının görünmeyene bakılmasının önemli olduğunu ifade etti.

Ayrıca Türkiye´nin elinin güçlü olduğunu, bölgede söz söyleme hakkının, bölgeye müdahale etme, bölge geleceğinde söz sahibi olma hakkının olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Kedikli, “Bölgede Türkmenler var, orada Osmanlı´dan bakiye kalan haklar var. Oldu da Irak, Suriye parçalandı o zaman derler ki Osmanlı´dan kalan bakiyelerle Türkiye´nin toprak hakkı doğar. Tabi askeri siyasi güç olursa takibi yapılır. Sonuçta hakkımız var mı? Var. Çıkar devletlerin birliğidir. Bu İran için de tehdittir.” dedi.


Cuma 18.3 ° / 3 °
Cumartesi 13.6 ° / 2.1 °
Pazar 16.2 ° / 1.7 °