Büşra SOLMAZ


KİLO ALMANIZIN SEBEBİ DUYGUSAL BESLENME OLABİLİR!

Herkese merhabalar ben Diyetisyen Büşra Solmaz. İletişim: *İnstagram: dyt_bsrslmz *Mail: dyt.bsr.solmaz@gmail.com


 

Herkese merhabalar ben Diyetisyen Büşra Solmaz. Besinler, sağlıklı beslenme ve diyetler üzerine yazılarımla sizlerle olacağım. Sizler de merak ettiğiniz, okumak istediğiniz konular hakkında sayfanın sonundaki iletişim adreslerinden bana ulaşabilirsiniz.

İlk yazım belki de birçoğumuzun yaşadığı ya da çevremizden sık sık duyduğumuz ama bunu bir ‘sorun´ ya da ‘hastalık´ olarak görmediğimiz duygusal beslenme üzerine olacak.

Pandeminin başından beri gerek kendimizden gerek çevremizden en çok duyduğumuz şey ‘çok kilo aldım´ oldu. Yatış, kalkış saatlerimizin, beslenme düzenimizin hatta besin tercihlerimizin değişmesi bununla beraber artan hareketsizlik sonucunda kilo almamız kaçınılmazdı. Ancak bu ve diğer birçok faktörle beraber değişen duygu durumumuz da bu süreçte oldukça etkiliydi.

Bizlere filmlerden, dizilerden aşılanan üzgünken, kızgınken abur cubur yemek, kaşık kaşık çikolata tüketmek sizce benimseyip yaptığımız bir şey mi yoksa gerçekten üzgünken bu besinlere mi yöneliyoruz? Veya başka bir örnek mutluyken, sevdiklerimizleyken yenilen yemeklerin tadının bile farklı geliyor olmasının sebebi sizce nedir?

Bu noktada konumuz ‘duygusal yeme davranışı´ olacak.

Peki Duygusal Yeme Davranışı Nedir?

Duygusal yeme davranışı  birtakım duygu durumlarına yanıt olarak meydana gelen bir yeme davranışı eğilimi olarak ifade edilmektedir. Bir çoğumuzun belki de yaşayıp farkında olmadığı ya da bunu -özellikle sosyal medya ve dizi/filmlerde gördüklerimizden dolayı- normal, olağan kabul ettiğimiz bu durum aslında sanılandan daha önemli. Hepimizin bildiği bu yaz dizilerinde sık sık gördüğümüz en ufak sorunda kendini odasına kitleyip pijamalarıyla cipsleri, çikolataları götüren o kızda tam olarak buna bir örnek. Çoğu kişi -özellikle gençler- bu sahnelerden oldukça etkileniyor ve sorunlarla başa çıkmanın yolunun yemekten geçtiğini zannediyorlar. Aynı günlük hayatımızdaki bir çok davranışımızda olduğu gibi başta bunu taklit ederek yapsalar bile bir süre sonra bu alışkanlık haline geliyor ve sınavı kötü geçtiğinde, ailesiyle kavga ettiğinde, istediği olmadığında soluğu yemeklerin yanında alıyor. Sonrasında ise bizleri obez bir yeni nesil bekliyor tabii.

Bireyler arasında farklılıklar olsa da yapılan çalışmalarda stres, anksiyete, depresyon, kızgınlık gibi olumsuz duyguların besin tüketimini arttırdığı ve beslenme alışkanlıklarını bozduğu gözlenmiştir. Buna karşın, mutluluk ve diğer pozitif duyguların besinden zevk alarak yemeyi, sağlıklı besin seçimini ve tüketimini artırdığı görülmüştür. Burada ‘ben üzüldüğümde yemeden, içmeden kesiliyorum´ diyen ya da ‘mutluyken yemek aklıma bile gelmiyor´ diyenler olacaktır. O yüzden bunun genel bir sonuç olduğunu çevresel, kültürel, hormonal, genetik ve daha birçok faktörün etkili olacağını unutmayın lütfen.

Özellikle, vücut ağırlığı normalin üzerinde olan, duygu durumuna cevaben yeme davranışı geliştiren, sürekli diyet yapan, diyet yaptığı halde ağırlık kaybetmeyen ya da ağırlık kaybetmeme kaygısı taşıyan kişilerde duygusal yeme durumu görülebilmektedir. Bu noktada durup kendi yeme düzeninizi bir sorgulayabilirsiniz. Gün içerisinde olan bir olumsuzluktan veya çok güzel bir haber aldıktan sonra hemen yemeğe yöneliyor musunuz? Ya da o an daha çok hangi besinleri tüketmek istiyorsunuz?

Peki üzgün, kızgın veya mutlu olduğunda yemeğe yönelen her bireyde bu yeme davranış bozukluğu var mıdır? Elbette hayır! Örneğin sevdiklerimizle beraber bir aile sofrasında belki normalden daha fazla şey tüketebiliriz veya o gün can sıkıcı bir haber aldıktan sonra yemeği fazla kaçırmış olabiliriz. Ama bu her zaman olan bir durum değil. Kendinizde yeme davranış bozukluğunu düşünürken bu ufak detayları unutmamak gerek.

Bu noktada kendinizde bu davranış bozukluğunun olup olmadığını görmenin ilk adımı fiziksel ve duygusal açlık arasındaki farkı bilerek kendinizi değerlendirmeniz veya yakın çevrenizden bu doğrultuda size dair gözlemlerini paylaşmalarını istemek olacaktır. Eğer duygusal açlık belirtilerini kendinizde fark ediyorsanız bir diyetisyenden yardım almanız sizin için daha iyi olacaktır.

Fiziksel ve Duygusal Açlık Nedir?

Öncelikli olarak Fiziksel açlık aslında gün içerisinde olağan şekilde hissettiğimiz, vücudumuzda çeşitli mekanizmaların çalışmasıyla oluşan normal açlıktır. Fiziksel açlık durumunda, bireyin midesinde bir kazınma, burukluk hissi oluşur ve kan şekeri düşüşü gözlenir. Fiziksel açlıkta kişi yedikçe doyduğunu hisseder ve belli bir noktada durur. Açlığı giderme davranışı, duygusal yeme davranışı olan bireyden farklıdır. Örneğin birey meyve, sebze vb. gibi enerji içeriği düşük bir besin veya atıştırmalıklarla açlığını giderebilir. Duygusal açlıkta ise tam tersi bir durum söz konusudur.

Duygusal açlık durumu, aniden başlar ve normal açlıkta hissedilen gibi bir fiziksel belirti vermemektedir. Duygusal açlık durumunda birey ne bulursa onu yemek isteyebilir, daha çok enerji değeri yüksek besinleri tercih eder ve aşırı yeme davranışı gösterebilir. Bu durum için ‘açlıktan gözü dönmüş´ tabirini kullansak abartı olmaz sanırım.

Peki Çözüm Nedir?

Duygusal ve kontrolsüz yeme davranışları bireylerin sürekli olarak kilo alması açısından  önemli bir risk faktörüdür. Bu nedenle bireylerin durumu ilgili profesyonellerce (diyetisyen/ psikiyatrist/psikolog/) hem psikolojik olarak hem de beslenme alışkanlıkları göz önüne alınarak değerlendirilmeli ve bir tedavi planı oluşturulmalıdır. Bu noktada duygusal yeme davranışı birçok kişi tarafından ciddiye alınmasa da bireylerin hayatını etkileyebilecek kadar önemli olduğunu unutmamak gerek.

Çözüm aşamasında öncelikle bu davranışa yönelmenize sebep olan durum ve duyguların nedeni uzmanlar tarafından araştırılmalıdır. Sonrasında etkin ve sürekli olacak şekilde yeterli-dengeli beslenme eğitimleriyle hatalı alışkanlıkların, davranışların değiştirilmesi, insanın sağlığını tehdit eden sorunların ve uygulamaların önlenmesi sağlanacaktır. Bu süreçte de her zaman olduğu gibi durumun kabullenilmesi ve alışkanlıkların değişmesiyle, oluşan farkındalıkla bu davranış bozukluğunun üstesinden gelinilebilir.

Kendinizi yemeklere esir etmeyip; üzüldüğünüzde de, sevindiğinizde de yediğiniz yemekten aynı keyfi almanız dileğiyle, bir sonraki yazı da görüşmek üzere

Diyetisyen Büşra SOLMAZ

Online Diyet ve Beslenme Danışmanı

İletişim:

*İnstagram: dyt_bsrslmz

*Mail: dyt.bsr.solmaz@gmail.com