Genç Kalemler


YAŞAMAK CİDDÎ İŞTİR KARDEŞİM


 

Sevin, bir kere de olsa sevin; sevdiğinizi hissettirin. Güzel anılar yaratın. Defterlerin en arkasına atılmadan, yüzlerce fotoğraf arasında yitip gitmeden önce, en azından bir kere dönün ve çevrenize bakın. Kendinizi dinlemeyi bırakın, ruhunuzun söylediği karamsar kelimelere tıkayın kulaklarınızı.

Gidin ve doğayı dinleyin. Neşeyle cıvıldayan kuşların seslenişini, ekmek parası için erkenden yola düşmüş sokak satıcılarının gür bağırışlarına kulak verin. Yol kenarında şarkı söyleyen çocukları, çimlere beraber uzanan sevgililerin ahenkle atan kalplerini hissedin. Rüzgârın melodisine kulak verin mesela; uçuşan ufak serçelerin aceleyle yem arayışını seyredin.

Hayat hakkında fikirler edinin bunları yaparken. Kendinizi onların yerine koyun ve hissedin, düşünün. Sevilmeye değer kalpleri görün… Onları sadece dünyaya kalbindeki sevgiyle bakabilen insanların göreceğine inanıyorum. Kaçırmayın etrafınızdaki güzel şeyleri.

Sevin, sevilebilecek her şeyi sevin. İnsanları sevin, doğayı sevin, hayvanları sevin. Duvarın köşesine karalanmış içten bir yazıyı sevin ya da bir kitabın en kuytu yerine işlenmiş bir cümleyi. Çünkü emin olun bu cümleler o kişinin kalbinin en derin yerinden kopmuş, oraya kazınmıştır. Bakarsınız kendinizi bulursunuz o cümlede. Ve en önemlisi, hayatı sevin. Sevgiyle yaşayın. Yapamadığınız şeyler için acaba diyeceğinize, yaptığınız şeyler için iyi ki deyin. İçinizde ukde kalmasından iyidir. Hayatı dolu dolu yaşayın, özellikle sevgiyi. Ne demiş Edip Cansever:

“ Yaşam elbette uzun biz duyabildikçe sevgiyi.

Yalnızca bunun için uzun.

Yani sevgiyle de sevebilir insan, sevdayla da.”

Hiçbir şeyi ertelemeyin, sevgiyi de. Bir bakmışsınız, yoksunuz… O gün geçtiğinde pişman olmamak için hiçbir şeyi ertelemeyin. Çünkü hayat bir şeyleri ertelemek için kısa, fazla kısa. Daha yapacak birçok şeyimiz, söylenecek şiirlerimiz ve şarkılarımız, sevecek bir kalbimiz varken hayatı geçiştirmeyin. Çünkü hayat yaşamaya değer. Son olarak Nazım Hikmet´in bir alıntısı ile son veriyorum bu yazıya.

“Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı;

Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin.

Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil

Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için

Yaşamak yani ağır bastığından.”

 

Öykü Yaren Çorbacı

12-D

FATİH SULTAN MEHMET ANADOLU LİSESİ